5 Nisan 2012 Perşembe

Eurekaaa!

Ne aradığını bildiği zamanlarda hissettiği o kararlılık saygı duyulur boyutlardaydı. Aslında o gün aradığı yukarıdaki değildi. Gözüne ilişmesiyle sessizce attı "Eureka!" çığlığını ve başının üzerinde pembe bi' ampul yandığından çok emindi. Usulca elini başının üzerinde gezdirdi ve "lüzumsuz yanmasın şimdi" dedi. O gün aklı bi'kaç metre havadaydı; diş hekimi koltuğunda duyduğu acıyı en az 50 sene unutamayacağını düşünüyordu. Anestezi falan kâr etmemişti sanki. "Canım dişlerim!" dedi. Klipslerini kontrol bile etmeden aldı. Tabii ki bozuk olduğunu evde anlayacaktı. 
"Sarı nazar boncuğu!" konusunda acayip güvendiği bi' kaynaktan sağlam bi' duyum almıştı: Rivayete göre ... Neyse orası bana kalsın dedi. İnanacak bi' nesne edinmişti kendine, mutluydu. Buzdolabına süzülerek bi' kutu Nesquik aldı ve kolundakine bakarak azar azar yudumladı. "Ah şu huzur! Bi'şeye değişmem!" dedi ve dinledi: Tık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder